25 Ağustos 2010 Çarşamba
ESİNTİ...
7 Nisan 2010 Çarşamba
"an"da kal
Sevgiler...
ZEYNEP ALTINORDU- BÜLENT ALTINKAYA
19 Mart 2010 Cuma
15 Mart 2010 Pazartesi
-meli,-malı...ÖĞÜT...
(İyiki Doğdunuz iyi ki varsınız....Varlığınızla Onurlandırnız, Farkında mısınız?
Hoşgeldin Kayra Sofya; Nice yaşlara İpek...)
Yeniden doğabilmeli insan her sene; kilometresini sıfırlayan her yeni yıl gibi, yenilenmeli ve sıfırdan başlayabilmeli herşeye... isyan ettiğinde yaşadıklarına ve yenik düşmek istediğinde o güne; OYUNun henüz bitmediğini hatırlayabilmeli, 2. perdeyi beklemeli.... düşmekten korkmamalı insan, hala daha nefes alabiliyorken, pes etmeyi unutmalı; harcamamalı kaderini, ayağa kalkmayı bilmeli....
Hayat masalında kendi yolunu küçük bir çocuğun düşlerinden çıkarabilmeli insan ve en nihayetinde kendi sesinden dinlemeli hikayesini; yıllanmış, lakin yaşlanmamış; olgunlaşmış ama eskimemiş olabilmeli... İçindeki saflığını yüreğinin kuytu köşelerinde saklamak yerine, tüm ışıltısıyla karanlıkları aydınlatmalı, sert kabuğunun altına saklamamalı insan kendini, kendi FARKını yaratmalı.....
Gücünü kendini tüketerek kazanmamalı insan, onu kendi içinde aramalı... Kudretine kapıldığı para, pul, aşk olmamalı; İnsan, KENDİ gücünü ‘İÇİNDE’ yaratmalı.... Kuzeyden gelen soğuk rüzgarların içinde kendi meltemini yaratabilmeli insan ve yeri geldiğinde kucaklamayı bilmeli kasırgaları; sessizliğine gömüldüğü şehirlerin içindeyse kendi fırtınalarını yaratmalı, herşeyi göze alacak kudreti yine kendinde bulmalı...
Kim ona gölge etmiş sorgulamalı insan, kimin karanlığına mum olmuş bir bakmalı; kimlerin yelkenlisine yön vermiş estiği rüzgarlarla, yarattığı dalgalar kimlere ulaşmış; artık anlamalı....Kendini işte böyle tanımalı.....
İşte o zaman SEN ufaklık yıllanmış, ancak yaşlanmamış, olgunlaşmış ama eskimemiş olacaksın.. Ve işte o zaman sen ufaklık, her gün yeniden DOĞACAKSIN.....
10 Mart 2010 Çarşamba
Ay'a sakladın...
Herşey kötü ya değil mi ? Hiç bir şey istediğin gibi gitmedi ve nasıl da hüsrana uğrattı seni? Hayallerin yıkıldı, kızdın, öfkelendin ve hatta ağladın deliler gibi. Arkası gelmeyen sorular kovaladı düşlerini; sense Ay’a sakladın güneşini; geceyi, gündüz hiç gelmeyecekmiş gibi kutsadın...Takılıp kaldın nedenlere; sonuçlarda kaybettin kendini... ve hatta inkar ettin bildiklerini... Arkası gelmeyen sorularla sorguladın durmaksızın onu, bunu, şunu...ve hatta suçladın yaşadıklarını! Kızgındın ve öfkeli, tüm bunlar neden senin başına geldi ki? Öyle ya; sen bunları hakkedecek ne yaptın, öyle değil mi? Peki... dur şimdi, soluklan... öfkelisin , kime bu öfke? Kendine mi kızgınsın? İzin verdin incitilmeye, tükenmeye.... yoksa ona mı? öyle ya nasıl yapar sana tüm bunları?.. Dur bekle acele etme karar vermek için; belki de diğerlerinedir tüm öfken; ne de olsa hiç anlamadılar seni.. Ya Hayat’a ne demeli kovaladıkça kaçtı avuçlarının arasından tüm hayallerin öyle değil mi? Değil mi ya ne bitmeyen sorular, sonu gelmeyen cevaplar....bitmez.... bitmez... Binbir gece masalları gibi uzar gider.....halbuki bir bakabilseydin Ay’ın arka yüzüne; bir anlayabilseydin aslında günü aydınlatanın Ayîn arkasına gizlenemeyeceğini; bir soluklanıp yaşadıklarına isyan etmeyi bırakabilseydin eğer; anlayacaktın; gündüze gebe tüm sıkıntılar, sana aslında hep düşlediklerini getirmişler....Sen sadece bakmayı bil yeter...Hayatının kesitlerinde geceyle sıkıştırılmış tüm o sıkıntılar ki düşlerin için ekilmişler, aydınlığın için gerekliydiler.....şimdi bir kere olsun dinle beni ve güne izin ver....
Sevgiyle...
6 Ocak 2010 Çarşamba
Bir varmış Bir yokmuş
4 Ocak 2010 Pazartesi
oyun bahçesi
olmaz mı?