2 Ocak 2009 Cuma

Birincil öncelik

Efendim epey bir zamandır sorumsuzluk denen amansız hastalığa tutulmuş vaziyetteydim. Sorumluluk olduğunu iddia ettiğim ve aslında hic de benim sorumluluğumda olmayan şeylerin o dayanılmaz ağırlığına sığınmıştım ki bir yere kadar.. Aslında insan böyle dönemlerde en çok kendine olan sorumluluklarından kaçıyor. Kendin için önemli birilerini seçiyor tüm enerjini onlara harcıyorsun ki enerji tasarrufunun pek de elzem olduğu şu günlerde ben şöyle bir 3 senedir söz konusu o enerjiyi pek de verimli kullanamıyordum. Eh hal öle olunca gelişmişlikten, mükemmellikten bahsetmek pek de mümkün olmasa gerek. Nasıl ilerleyebiliriz ki o halde. İlerleyemeyiz. Noluruz? Koca bir Hiç....Ne yapıyoruz o halde? Kendimize dikkat ediyoruz. Her şekilde... birincil önceliğimiz nedir?

Kendimiz.....Bunu unutmuyoruz!.....

Tüm sevdklerime acilen şiddetle tavsiye ederim. Bu yıl kendinizi daha çok önemseyin...en zoru ama en büyüğü kendinize duyduğunuz sorumluluktur unutmayın.....

Yıl'ın ikinci günü- A check list for 2009

Kaldı 463 gün.... Gerçi bu yıl otuza bir var gibi bir anlayışla geçecek belki de ya önümüzdeki seneyi öyle pek haz ederek kutlayacağımı sanmıyorum diye düşünürken herşeyin başı sağlık aman allah korusun gibi cümleler üşüştü kafamın içine. Neyse.. Gelelim bu yıl ki dileklerimize. Dün İsmet Berkan'ın 2009 yılı için kendine verdiği sözleri düşünürken, ben de dedim böyle bir şey yapayım ve bakalım; kaç tanesini tutturabilmişim hedeflerin yıl sonunda?.... evet başlıyoruz. İşte benim check list'im:



1) İşimi sevip, çok çalışacağım.

2) Şu ispanyolca meselesini ertelemeyeceğim.

3) Yapmayı istediğim iki hobiyi seçip, üzerine yoğunlaşacağım

4) Sağlığıma dikkat edeceğim. İhmal etmeyecek düzenli besleneceğim.

5) Aileme daha fazla zaman ayıracağım, daha kaliteli zaman ayıracağım.

6) Gereğinden fazla sorumluluk almayacak, aldığım sorumlulukların arkasında duracağım.

7) İnsanlara gereğinden fazla değer vermeyecek, objektif değerlendirmeye çalışacağım.

8) Bu hayatta herşeyden önce kendimin geldiğini unutmayacak ve ona göre hareket edeceğim.

9) İnsanları olduğu gibi kabul edip değiştirmeye çalışmayacağım. Değişmek isteyenlere yardım edecek ancak birincil önceliğim yapmayacağım.

10) Daha planlı yaşayacağım.

11) Daha düzenli olacak, eşyalarımı kaybetmeyeceğim.

12) Daha dikkatli olacak, daha az şey unutacağım.

13) Geleceğe dönük daha çok plan yapacak onları gerçekleştirmek için yapılması gerekenlerden kaçınmayacak üşenmeyeceğim.

30 Aralık 2008 Salı

CHANGE...

Something has changed in my life, something has changed my life... it doesn't look like something I have seen before, something I've experienced; that is completely out of my world... a new world to explore; to breath.... That is somethin' teaches me : "nothing has finished yet" . here we have the second episode of life.... Now its time to move forward with passion in your heart, with dreams in your mind. Time to reveal the reason of your existence.... Just breath and close your eyes. here you have the scene in which the leading role is all yours... kind of a highway adventure whereby there are no u turns that you may have the chance to return back to a previous episode....remember; nothin' stays as it was once before.. So just move forward and listen to my directions. Here you have my soul as the director!

29 Aralık 2008 Pazartesi

Kar

Dışarda lapa lapa yağıyor kar. Birazdan çıkıp o buz gibi havayı içime çekeceğim. Neredeyse 2 senedir kar kıyafetini üzerine geçirmemişti İstanbul'un silüeti. Öyle özledim ki çatıların tepesini giydiren kar tanelerini. Bir de Soğuk olmasa, nefesim donmasa. Haftasonu olsa, Bebek'te bir kahvaltı olsa çayımın yanında...Eh bir de lokmama ortak olsa istanbul boğazı... daha ne isterim... Alabildiğine kar keyfi...

Acıya sadakat yok artık...

Efendim dert yanmaktan kolay ne var herkes bir şeylerden şikayet etmeyi bilir. Eh ne de olsa en kolayı yakınmak.. İnsan yakındığı, mutsuz olduğu şeyleri düşünüp sonra da neden olduğunu anlamaya çalışmak, ders almak ya da onlardan bir şekilde vazgeçmek yerine bayılır yakınmaya... Eh ne de olsa şikayet en kolayı...tabi öyle bir zaman geçer ki ahh ahh vahh vah derken bakmışsın aylar olmuş .Oysa ki; aylar önce yakınmayı bırakıp gözlüğünü değiştirseydin ilerleyecek daha çok yol, yönelecek daha pek çok başka yan yol olduğunu görebilirdin.

Zamanını ne şekilde kullanacağını bilemeyip hala o kısır döngüde, o acıya sadakat senin suçun değildi değil mi?...Ne de olsa sen tamamen bambaşka bir boyutta aynı anı yaşıyorsun ve farkında değilsin. Bir haberim var sana, üstünden çok sular geçti olanların ama sen hala aynı suda yıkanmaya çalışıyorsun...Eh haliyle, hep aynı şeyleri yaşamaya mahkumsun! Vazgeçmiyorsun. Anla artık baksana! Herkes değişti, herşey gibi; gün bile değişti, senin gibi; bak bakalım hala aynı mısın resimlerdeki gibi?...

Değişmeli artık... şimdiye kadar yapmadıklarını yapmalı; kazanmaya başlamalı....

Hey !! Unutma piyango bile, bilet almadıkça sana vurmaz...

Piyango demişken bir bilet almalı..

28 Aralık 2008 Pazar

Yık Duvarları...

Kimseye söyleyemediği sırlarını eline aldığı sevgisiz küreklerle gömmüştü içine. Kalbini kanatıp söylemeye korktuğu pek çok şeyi dilinin ucuna düğümlemişti çok zamandır. Geçen yolcuların uğradığı bir durak misali hepsine bir yol göstermişti. Fakat……öyle bir duvar örmüştü ki kendine; artık kimseye değil kendine gösterecek yolu bile bilemiyordu. İşte öyle bir zamanda tuğlalarından birinde ufak bir çıtırtı…. Öte tarafını göremediği bir dünyadansa sessiz bir direniş haykırdı…. Yık duvarlarını....