7 Nisan 2010 Çarşamba

"an"da kal














O son gidişti...Geçmişini bırakan herkes gibi, sessiz gidişlerin ardındaki büyük haykırışlara tıkamıştı kulaklarını, ne o son sesleniş durdurabilirdi ufukta batan güneşi, ne de söylenmemiş o son cümle set çekebilirdi geceye. kendine defalarca söz veren; sonra da bir güzel verdiği sözlere yenilen... geçer, bu da geçer... ne verilen söz kalır geride, ne de sözde sukut ...gün olur bir kelam eder sözü sukuttan alır, yeniden yazarsın hikayeni...ne giden kalır geride ne de batan güneş... artık yeni bir gün doğmuştur, henüz söylenmemiş kelimelere ışık tutmuştur. Eğer sen ki çeviremezsen yüzünü aydınlığa ,yarının, dünü bugünde hapsolur; bildiklerinse yoklukta kaybolur... Düne ait ne varsa; geride bırak bildiklerini, bildiğini zannettiklerini...bilmedik
lerine aç yüreğini...aç ki; dünün yarını, bugünde hayat bulsun... bilmediklerinse sonsuzlukta sana ışık tutsun... unutma, sana bilmediklerini fısıldayan kader, gün olur, sana yol olur....geride ne söz kalır ne de söz de sukut.....Bir an kalır ki; sen o an'da vücut bulursun, geçmişinle ebedi olursun.. acele etme; unutma, herşey gibi, bu da geçer....evet ya bu da geçer...ne kölesi ol geçmişin, ne de geleceğin hayalperesti; “an”da kal! Bulacaksın bilinmeyenin cevaplarını..öylece çevir yüzünü aydınlığa; korkma, yönel hakikate; yarının dünü, bugüne hapsolmasın! Göreceliğine tutsak olduğun zaman, sen “var”san o an, yokolur; ne sukut gem vurur yokluğuna ne söz düşer varlığına, kader o “an”da hayat bulur..... ‘an’ da kal.....

Sevgiler...

ZEYNEP ALTINORDU- BÜLENT ALTINKAYA

Foto için sevgili Özgür Atılım Özçelik'e Teşekkür ederiz...