4 Ağustos 2009 Salı

hey hat...

Sanırım insan korkularının esiri olduğunda kendini daha bir güvende hissediyor. Şöyle ki yapacağımı bildiğim şeyleri sırf çaba göstermeye olan tembelliğimden vazgeçmişliğim var... sanırım bir vakitler çok düşünmüş olmanın verdiği tembellik. Farkındayım; yapmam gereken şeyler var; vakit doldu...Yapacağımı bildiğim şeylerden yine de kaçınıyorum ben... istemediğimden değil... nereden başlayacağımı bilememden belki; belki de şu an sahip olduğum düzene alışagelmişliğin verdiği tembellik.. Ne yazık ki insan büyük sıçrayışları bazı şeylerden vazgeçmeden yapamıyor. Düşünüyorum da hayatta ne zaman büyük değişimlerin eşiğinden geçsem aslında bir şekilde öyle hızlı bir nehrin yatağındaymışcasına aktı ki herşey...hepsi lehime...sanırım istemek bunun adı.. karar vermek...

karar vermek için artık ertelememek gerek...çünkü kaybedecek zaman yok yapılacak şey çok......
rehavet kumuna gömdüğüm pek kıymetli aklımı kullanmak için vakit geldi..

so what's next?

3 Ağustos 2009 Pazartesi

Zamanın içinde...

Hayat mutlaka istediklerini vermez insana; kimi zaman sen vazgeçmissindir, kimi zaman o senden vazgeçer. Adına kader dediğimiz olguyu da bu şekilde kurgulamışlar tahminimce. Kimi zaman " yaptım" dediğimiz şeyi "kaderde yokmuş" diye çok defalar elimizden kaçırmadık mı?

Peki ya gerçekten istemiş miydik? İstediğimiz şekliyle kabullenmiş miydik? istediğimiz olması uğruna ortaya koyduğumuz çabadan mı vazgeçmiştik? Çaba göstermekten mi sıkılmıştık?

Vazgeçmiştik ya...Belki isteklerimiz değiştiğinden ve aslında belki de o hiç istediğimiz olmadığından...

2 Ağustos 2009 Pazar

change is constant...

Heracletios vakti zamanında demişki "aynı nehirde iki kere yıkanılmaz"

"değişmeyen tek şey değişimin kendisidir"

that's so right! ...