11 Aralık 2011 Pazar

Son... Yok...

Boş sözleri bir tarafa bıraktı. O güne kadar ona söylenmiş gerçeklerin hangi yalanları örttüğünü bilemezdi. Zamanın göreceliğine gömülmüş insanların kendi hikayelerini anlatmasını beklemişti. Ama dinledikleri ona kendini göstermedi. Aradı, bulduklarında yeni anlamlar bulmayı diledi. Buldu. Bulduğu anlamlarda yeni dünyalar yarattı kendine. Her seferinde bambaşka bir iluzyona kapıldığını hissetti çoğu zaman.. Öykünmeler içinde yaratılan yeni dünyalarda kalıcı olmayı diledi ait olmadığını bile bile...Bile bile son dedi...Oysa kendi içinde bile sayısız son sonsuzlukta son bulurdu. Adı üstünde son yoktu... sonu yoktu...

Kırdım geçtim hayalini affetmem affetmem bana ne :))

Hangisinin daha zor olduğunu sorsalar, ne cevap verirdin? Öfkelendiğin insanı affetmek mi, kırıldığın insanı affetmek mi? Öfkelenmek mi? Öfke? Kime? Kendine mi kızgınsın; yoksa gerçekten karşındakine mi? İzin verdiğin için, bu kadar kıymet verdiğin için... Kırgınlık... Kırgınlık dediğin nedir? Beklemediğin bir hareketi görmek, işitmek istemediğin bir sözü duymak, hissetmek istemediğin duygularla başbaşa bırakılmak; Kırgınlık dediğin bildiğin hayal kırıklığı işte... Onu da sen kurmadın mı, bir şeyler atfetmedin mi? Birine kırılmış değilsin anlayacağın ya neyse... Bir hayal kurarsın, kurduğun hayali yeşertir, emek verirsin, sonra gün gelir aslında verdiğin emeklerin sadece bir rüyadan ibaret olduğunu idrak edip yaşadığın hayal kırıklığının ete kemiğe bürünmesini dilersin. Kırıldım dersin. Affetmem dersin... ;) ortada gerçek bir şey yokken affetmediğin sadece hayalden ibaret unutma...