4 Ocak 2010 Pazartesi

oyun bahçesi

Çocukluğunuzun oyun bahçeleri gibi olsa yeniden hayatınız... çakıl taşlarının arasında koşuşturduğunuz bahçeniz yeniden hayat bulsa... Kapamasanız gözlerinizi, seçmesiniz görünmez olmayı, saklanmasanız kendinizden. Bir kez olsun unutmasanız oynamayı. Hayatın oyunlarını yaratmayı bırakmasanız? Bir zamanlar Salıncaklarla yükseklere uzandığınız gökyüzünden korkmasanız ve şimdi yere sağlam basmak adına uzak durmasanız göklere. Tahterevallide karşınızda oturana tanıdığınız şansı tanıyabilseniz insanlara ve bıraksanız kendinizi uyuma ve dostluğa. Kum havuzunda yaptığınız kaleleri hayatınızda inşa edebileceğinize inansanız ve hala aynı heyecanla başlayabilseniz tüm işlerinize, eselerinize tutkuyla bakmayı hatırlayabilseniz... Çocukluğunuzun oyun parklarında tırmandığınız demirleri şimdinin iş kuleleri olsa ve sevgilinizle buluşmaya gideceğiniz bir otobüs sırasında, bir kaydırak kuyruğunda beklediğiniz kadar heyecan duyabilseniz. Düştüğünüzde dizinize batan çakıl taşları gibi olsa hayatta karşınıza çıkan engeller; sizi yıldırmasa ve bırakmasanız oynamayı... en nihayet günün sonunda tatlı bir tebessümle rüyaya dalsanız....ve kendi oyun bahçenizin kahramanı olsanız?

olmaz mı?

Hiç yorum yok: