Bir vakitler, daha Ankara'daydım. Pek de bilmiyordum hayatı, belki çok şey biliyordum ama hep kitaplardan. Şöyle bi kafanı çıkarıp bakmak pek de gerekli değildi gerçi. Öyle kolay hayatlar sunuluyor ki pek coğumuza. Verileni al; üzerine bir şeyler koy devam et.. Kolay... ve fakat; kendiyle yarışırken insan bir noktada bakıveriyor. Nerdeyim? Bir şeyleri mi kaçırdım, fazla mı hızlı yürüdüm. Hangi yolda yavaş yürüdüm peki. Dengesi nerede kaçtı tartının...Sonra durup bakıyor yarına, güneş nereden doğuyor onun adına. Durduğu yeri de öyle seçiveriyor işte; güneşin doğuşuna tanıklık etmek için...öyle anlar geliyor ki şu dakikalarına saniyeleri sıkıştırmak gibi bir çabayla belki de sonsuz ömürlerimizi bir solukta yaşamak zorunda kaldığımız hayatlarımıza güneşi batıdan doğurtmayı bile denettik.
Üzerinden belki 3.5 yıl geçti. Çok defa güneşi doğudan doğurtmaya çalışırken pusulamın bozuk olduğunu anladım. Bazen yıldızların ışığında yönümü bulabileceğimi sandım. Aldandım. Peki, neden yıldızlardan anlamayan ben, böyle bir çabayla her parlayan yıldızı nerde olduğunu bilmediğim bir kutup yıldızının yeine koymaktan vazgeçmedim? .....
Oysa öyle hızlı geçti ki zaman....belki çok daha farklı yerlerde olabilirdim...ve hatta yolun başında.! çok daha fazla yol almış bir yolun başında....
Bir gün öğrenmek zorunda olduklarımı, belki daha kolay öğrenebileceklerimi, kimilerinin hayatları boyunca haberleri dahi olamayacaklarını öğrendim.... ve evet ben Bunları yaşamasaydım ... bilemezdim....bilmeseydim, ben olmazdım!....
MİA
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder