14 Eylül 2013 Cumartesi

İnsan Misali...

Yoğurdu üfleyerek yer insan misali. Güzel olanın gerçekliğine itibar etmez kolay kolay. Türlü sınavlardan geçirir. Kendisinin bir rüya olduğunu unutan herkes gibi o da firavunluğuna yenik düşer. Dikenli tellerden bir zırhı vardır. Koruduğunu zanneder kendini. Oysa bilmez ki zırhını çıkarmayan yaralarını iyileştiremez...

Truth?


Sometimes its difficult to handle the truth. Unmanageable facts limit the imagination. What makes your faith available ıs the way you perceive the world... Hope ıs not only a inherent part of the faith but above all it pushes every individual to move beyond his own constraints and build a new world, a new reality.

8 Mayıs 2013 Çarşamba

İyi Uçuşlar...

Çocukken her şeyi bilmek ister insanoğlu, durmadan soru sorar. Soluk almadan sorular sorduğun zamanı hatırlamaz mısın? O ne? Neden? Niye? Ne zaman? Kiminle? Sonra bir an gelir, her şeyi bildiğini zanneder.  Halbuki daha çok şey görmemiştir, sadece her şeyi görme özgürlüğünün sarhoşluğuna kapılmıştır.  O kadar uçsuz bucaksız bir özgürlüktür ki bu; uçtuğunu zannedersin.   Uçmaya başladığında,  kanat çırpmanın o kadar da kolay olmadığını farkedersin. Ne hava her zaman güneşlidir; ne de sana eşlik eden diğer kuşlar  her zaman uysaldır. Gün gelir kanadın kırılır, kendini iyileştirirsin, gün gelir  yeni şeyler keşfederken yolunu kaybedersin... Ama o uçsuz bucaksız ufukta hep daha ileriye gidersin... Dilerim rüzgar daima arkadan essin, karşına çıkan dağlar, içinde yol aldığın fırtınalar yıldırmasın, güçlendirsin.... ufuktan gözünü ayırma... İyi uçuşlar...!


4 Mart 2013 Pazartesi

perception...

Sometimes it is just a word that brings you up. Sometimes, it takes only a second to make you happy. What changes your mind is  how you percieve the facts through your heart. Without the heart, your perception is just an illusion of your mind... Be aware of your consciousness to live the essence....

20 Şubat 2013 Çarşamba

Vakti Gelince....

Öylesine bir yaşam olmamalıydı... Her şeyin bir sebebi vardı... Ömür tüketmeye gelmiş olsaydı, bunların hiç biri olmazdı...
"Sahip olduklarının farkında mısın?" dedi adam.
 "Farkındayım elbet!" 
" Peki niye saklanıyorsun?
"Saklandığımı kim söyledi diye şaşkınlıkla baktı. 
Henüz karşısındakinin her şeyi göremediğini anlamamıştı. Aslında saklanmak diye bir şey olmadığını anlatmak istedi. Sonra duraksadı..Dünyadakilerin vaktinden önce hiçbir şeyi göremediği fikrine henüz alışmamıştı... Gülümsedi.. Kafasını karıştırmamak için " Belki de haklısın, saklanıyorum..." dedi...... aydınlığı sakladığı iddia edilen gecenin bir illüzyondan ibaret olduğunu hatırlatan güneşin ilk ışıklarını yüzünde hissetti..dedi ki:
"hiç bir şey göründüğü gibi değil....vakti gelince... bekle...."

Sustu....

8 Ocak 2013 Salı

Hatırlamıyorum...

Yazmaya başlayalı ne kadar olduğunu hatırlamıyorum. Hangi harfin daha baskın bir karakteri olduğunu, hangi kelimenin hangi hecesinin sülçi-lisan ettiğini .. Sessiz durakları olmasa anlattıklarımın noktalar arası, nefesim kesilir miydi onca zaman sonra? Yorgunluğun verdiği bir sarhoşluk mu  bu, yoksa harflere can veren sesimin ruhundaki haykırış mı beni çocukluğumdan çalan.  Az kaldı dediğim kaç sene geçti? Kaç kez artık yeter dediğim duvarların içine hapsettim kendimi. Hayal kırıklıklarına yenilmekten kaçtığım kaç mücadele verdim ve kaçında teslim oldum gözyaşlarına hiç hatırlamıyorum....

25 Haziran 2012 Pazartesi

Kız kulesi...

Sessizce durur... İçinde ne haykırışlar barındırır. Ne boğazın akıntısı söylemek istediklerini dile getirir. Ne Boğaz Köprüsü'nün endamı onun derinliğini hissettirebilir. İki kıtanın arasında, iki anlayış arasında, varla yok arasında senle ben arasında...Sana seni anlatır fısıltıları. Sense duymak istediklerini duyarsın, dalgaların arasında. Bir şeylerin kıyıdan koparıldığını hissedersin her bakışında, içinde buruk bir tat, geride bıraktıkların... Tıpkı senin kalp atışlarının yüreğine can vermesi gibi çarpar kıyıya dalgaları boğazın. Uykudan uyanır;bir anda ayılırsın... Karşında Kız Kulesi.. Nefesinde Boğazına düğümlendiğin İstanbul'un vazgeçilmez tadı....sana seni anlatır....

30 Mayıs 2012 Çarşamba

Duymaya başlarsın....

Beklenmedik bir şeyle karşılaştığında, donup kaldığın anlar vardır. Gülmek gelir içinden, şaşkınlığın verdiği hayretle... Gülümseyiverirsin. Ne olduğunu bilmezsin. Düşünmeyi bırakırsın, kendine kulak verirsin. Düşüncelerin sustuğunda kendini gerçekten duymaya başlarsın. İşte hepsi o şaşkınlık anında gerçekleşir. Her şeyin sustuğu o sessizlik anında....sense sadece gülümseyiverirsin...Gördüğün şey seni ayıltır.. ve sen duymaya başlarsın...

16 Nisan 2012 Pazartesi

Mutluluk

İnsan Mutluluktan korkar mıymış? Korkarmış meğer... Hayal olduğunu düşündüğü şeyleri capcanlı gördüğünde kaçar mıymış insan? Kaçmak istermiş... ama yapamazmış... Zira kaderine yazılmışsa gerçeği görmek ve binlerce hayale bedel uyanmak...insan uyanmaktan kaçabilir miymiş.. kaçamazmış...gözlerini açmış...

12 Nisan 2012 Perşembe

Duydum...

Gecenin hangi saatiydi hatırlamıyorum. Tatlı bir esintinin pencerenin aralığından süzüldüğünü anımsıyorum. Nefes gibi.. sessizliği bozmayan yine de varlığını hissettiren...Fısıltısında söyleyecekleri vardı, dile gelmeyi bekleyen....dinledim.... soru sormayı bırakmıştım ne zamandır...Birden dedi :"Neden?",  Dedim :" ne neden?". "Sessizsin...Sesini özledim..." . Dedim:"duymadın ki...?". "Ben" dedi çoktan duydum seni, sadece bekliyordum. Zamanın gelmesini..."

2 Nisan 2012 Pazartesi

Sahte kimlik

Kimliğine öyle bağlanmıştı ki, nasıl göründüğünün farkında bile değildi. Gerçi çok da umrunda değildi nasıl göründüğü. O kendinden öte gördüklerinin nasıl göründüğüyle ilgilenmeyi tercih ederdi. Her şeyin bir kusuru vardı elbet ya o kusurlardan çok kimliğinde bulduğu varlığına tutunmuştu.  Eh ne de olsa varlığının kusuru olamazdı...

19 Ocak 2012 Perşembe

Hangisiydi sıfır noktam...?

Yazılmış bir iki sayfa kağıt geçti elime... çekmecenin dip köşesinde kalmış eski bir defterin içinde hızla dökülmüş kelimelerle kalemin ucuna rehberlik etmiş anlatmak istediklerim, hissettiklerim... .. söylemek istediklerim, dile getirdiklerim, hayallerim, bildiklerim, umduklarım... hangisiydi bende sabit kalan, hangisiydi benim sıfır noktam....belki de hepsi ve hiçbiri... Bilmem ki hangisiydi?... Belki yalnızca ben....